SSS

 
Şişmanlık (Obezite), gelişmiş ve  gelişmekte olan ülkelerin en önemli halk sağlığı sorunları arasında yer alır.
Şişmanlık (Obezite), en basit tanımı ile bedendeki yağ kütlesinin  aşırı artmasıdır.Sonuç olarak kilonuz istenmeyen düzeye gelir.
Şişmanlık (Obezite), çok tüketip az hareket edenlerin sağlık sorunudur.Sonuçta  bedende yağ kütlesi sağlığı bozacak ölçüde artar ve kilonuz yükselir
Vücut ağırlığının(kg cinsinden),boy uzunluğunun(m cinsinden) karesine bölünmesiyle elde edilen rakam  (beden kitle indeksi=kg/m2) 30 ve üzerinde ise  obezite   denir.
Ayrıca bel çevresinin kalça çevresine oranı  erkeklerde  1,  kadınlarda 0.85 in  üzerinde  ise şişmanlık (obezite) denir
Şişmanlık(Obezite), en önemli sağlık sorunlarından biridir. Yanlış beslenme biçimlerine ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak hem dünyada  hemde Türkiye’de giderek  yaygınlaşmaktadır.
 
Şişmanlık, birçok önemli sağlık sorununa yol açar. Bunlar arasında, kalp yetersizliği, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı(tip2Diyabet), damar  sertliği, damar tıkanıklığı, yüksek kolesterol, felç, kas-iskelet-eklem sorunları, adet düzensizliği, kısırlık, bazı kanser  türleri ve psikolojik sorunlar yer alır.
 
Görüldüğü  gibi bu hastalıklar, yaşam kalitemizi ve üretkenliğimizi olumsuz etki yapabilir.Hatta bizi yatağa bağımlı kılabilir. Amacımız gözünüzü korkutmak değil, şişmanlığın zararları konusunda  farkındalık ve bilinç yaratmaktır.
  • Aşırı enerji tüketimi (Aşırı yemek yemek)
  • Fiziksel aktivite yetersizliği (Aşırı hareketsizlik ve uyku uyuma)
  • Genetik-metabolik yatkınlık
  1. Diyet tedavisi
  2. Egzersiz
  3. Yaşam tarzı değişikliği
  4. İlaç tedavisi ( Hekimin gerekli gördüğü olgularda)
  5. Cerrahi tedavi (Hekimin gerekli gördüğü olgularda)

Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler yapmakta şişmanlığın nedeni olabilir...

Açlığa dayalı diyetler zamanla kas kayıplarına sebep olacağı için, metabolizma büyük bir darbe alır. Kaybettiğiniz kiloları daha sonra misliyle geri alırsınız. Diyet kişiye özeldir, yaşa, cinsiyete ve yaşam tarzına göre değişkenlik gösterir.

Evet, şişmanlık (obezite) bir hastalıktır. Eski çağlarda zenginliğin ve gücün simgesi olan şişmanlık (obezite), artık tüm dünyada kronik bir hastalık olarak kabul edilmektedir.

  • Boya uygun ağırlık hedeflenmelidir. (Yetişkinler için beden kitle indeksi 20-25 arasında olması boya uygun vücut ağırlığını gösterir.)
  • Şişman olanlar için ÖNCE ağırlık artışı önlenmeli SONRA ağırlık kaybedilmesi hedeflenmelidir.
  • Ağırlık kaybı haftada yarım- bir kilogram olmalıdır. Günde üç ana öğün, üç ara öğün olmalı, öğün atlanılmamalıdır.
  • Günde sekiz- on bardak su içilmelidir.
  • Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.
  • Alınan enerji ile tüketilen enerji dengelenmelidir.
  • Yaşam tarzı değişikliği yapılmalıdır. ( Bilgisayar, televizyon, video oyunları yerine hareketli bir yaşam hedeflenmelidir.)
  • Hızlı kilo vermek şişmanlıktan daha tehlikelidir.
  • Hızla verilen kilolar hızla geri alınır.
  • Yavaş verilen kilolar daha kalıcı olur.
  • Amaç; HIZLI ve ÇOK KİLO VERMEK DEĞİL sağlığı bozmadan zayıflamak olmalıdır.
  • Haftada en fazla yarım-bir kilo ağırlık kaybı hedeflenmelidir.
  • Çocukluk dönemi, büyüme ve gelişmenin henüz tamamlanmadığı bir dönemdir.
  • Çocukluk döneminde, zayıflama diyete uygulanmaz. Bu dönemde sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmalarına destek olunmalıdır.
  • Şeker ve yağ içeriği yüksek gıdalar tüketilmemelidir.
  • Çocuklar yaşlarına uygun spor yapmaya yönlendirilmelidir.
  • Bilgisayar, televizyon, video oyunları ile geçirilen zaman sınırlandırılmalıdır.

Şok diyetler çok düşük enerji içerdiklerinden kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlar.

Ancak bu diyetlerin sağlığımıza başlıca zararları şunlardır;

  • Tansiyon düşüklüğü
  • Kalp ritminde bozukluk
  • Adet düzensizliği
  • Kuru cilt
  • Saçlarda dökülme, saçlarda incelme
  • Mineral elektrolit dengesinde bozukluk
  • Bazal metobolizma hızında azalma
  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Sinirlilik, yorgunluk
  • Bulantı, kusma, ishal, kabızlık
  • Safra ve böbrek taşı
  • İlk altı ay sadece anne sütü verilmeli (İshal hariç su bile verilmemeli)
  • Altı aydan sonra emzirmeye devam ederken ek gıdalar verilmeye başlanmalı.
  • En az iki yıl emzirilmeye devam edilmeli. Bu beslenme tarzı ile bebeğin ileride ergen ve yetişkin olduğunda şişmanlıktan (obeziteden) ve kronik hastalıklardan korumuş olur. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Emzirme döneminde zayıflama diyeti yapılmaz.
  • Düşük kalorili diyetler süt yapımını azaltır.
  • Emzirme annenin kilo vermesini destekler. Ayrıca düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ile gebelikte alınan kilolar zaman içinde kendiliğinden verilecektir.
  1. Şişmanlık (Obezite) en riskli 10 hastalıktan biridir.
  2. Şişmanlık; başta kalp -damar hastalıkları, şeker hastalığı (diyabet), yüksek tansiyon (hipertansiyon) gibi hastalıklara yol açar ve yaşam kalitesini düşürür.
  3. Şişman (Obez) bireylerin boylarına uygun kiloya inmeleri istenen bir durumdur. Bu zayıf olmak anlamına gelmez,çünkü zayıflıkta sağlık sorunlarına yol açabilir.
  • Şişmanlık sadece aşırı beslenme veya hareketsizlik sonucu oluşmaz.
  • Genetik özelliklerde şişmanlığa neden olabilir.
  • Anne ve babası şişman olan çocuklarda şişmanlık daha sık gözlenir.
  • Ancak aynı aile içinde beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı da paylaşıldığı için genetik etmenlerin rolünü belirlemek zordur.

Beden kitle indeksi (BKİ) 30 ve üzerinde ise şişmansınız (obezsiniz) demektir. Bunu hesaplamak için kilonuzu kilogram cinsinden boyunuzu metre cinsinden karesine bölerek bulabilirsiniz.

Örneğin; 65 kilogram ve 1.65 m boyu olan bir kişi için: BKİ=65 kilogram/(1.65m)x(1.65m)= 23.4 normal aralıkta olduğu söylenilebilir.

Şişmanlığın oluşmasında pek çok etken vardır. Genetik faktörler, metobolizmanın hızlı veya yavaş olması, beslenme alışkanlıkları, egzersiz alışkanlıkları gibi tüm bu faktörler bireylerin kilo durumunu etkiler.

Bel çevresi erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm yi aşması yağın göbekte ve iç organlarda toplandığını gösterir. Bu tip şişmanlık (obezite) şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları riskini artırır.

Zayıflamak için genel olarak hem besinlerle aldığımız enerjiyi azaltırız, hemde fiziksel aktivitemizi artırarak harcadığımız enerjiyi artırırız. Böylece yeni bir yaşam tarzı oluştururuz. İşte bu kazandığımız iyi alışkanlıkları terk edersek giderek kilo alırız

Araştırmalar kahvaltı yapmayan ve gün içinde çok az yemek yiyen bireylerin kahvaltı yapan ve gün içinde 4-5 kez öğün tüketen bireylerden daha kilolu olduğunu göstermiştir. Bunun sebebi öğün atlayan bireylerin daha sonraki öğünlerde gereğinden fazla yemesi ve uzun süren açlık karşısında metabolizmanın yavaşlaması olarak açıklanmaktadır. Sağlıklı bir zayıflama diyeti 3 ana ve 3 ara öğün içermelidir.

Her istediğinizi yiyerek zayıflayabilirsiniz. Bunun için besinlerle aldığınız enerjiden daha fazlasını harcamalısınız. Fiziksel aktivitenizi artırarak aldığınız fazla enerjiyi harcayabilirsiniz. Burada porsiyon kontrolü en önemli anahtardır. Küçük porsiyonlarda ve az yağlı olanları tüketmelisiniz.

Hamam, sauna gibi sıcak ortamlarda veya naylon giysiler kullanarak kilo verebilirsiniz. Ancak kaybedilen kilo, yağ değil sudur. Terleme, sıvı-elektrolit kaybına neden olarak sağlığınıza zarar verebilir.

Hiçbir bitki çayı zayıflatmaz. Zayıflamak için diyetisyenlerin hazırladığı beslenme programları kullanılmalıdır.
Su sağlığımız için çok önemlidir. ''Su içsem yarıyor'' düşüncesi yanlıştır,  çünkü suyun kalorisi yoktur.
Yemekte içilen su mideyi doldurarak ''tokluk'' hissi yaratır ve aşırı yemeyi önler.
Çay ve kahvenin kalorisi yok denecek kadar azdır. Ama içine konan süt, şeker kaloriyi artırır.
1 adet kesme şeker 20 kaloridir. 2 şekerli günde 10 bardak çay 400 kalori demektir.

Ceviz, fındık, badem, fıstık iyi bir enerji ve protein kaynağıdır. Posa ve mineralden zengindir. Yağ içerikleri yüksek olup omega 3 den zengindir. Ancak aşırı tüketilirse kilo aldırır.

Tek başına diyet veya egzersiz kilo vermede etkin olabilir. Diyet ve egzersiz birlikte uygulandığında ise birbirlerini olumlu yönde etkilerler. Diyetle oluşan negatif enerji dengesi başlangıçta hızlı kilo vermeyi sağlar. Ama bazal metabolizma hızı ve kas kitlesi azalabilir. Egzersiz ile daha az kilo kaybı olur ama kas kitlesinin korunmasını ve artışını sağlar,bazal metabolizma hızının azalmasını önler. Diyetle kilo kaybında %75 yağ, %25 protein kaybı, diyet ve egzersiz birlikte uygulandığında ise protein kaybı %5 kadar olmaktadır

Kişiler, egzersize başlayınca hızla kilo vermeyi beklerler. Egzersizle kas kitlesi, kan hacmi, kaslardaki glikojen deposu artar; yağ dokusu ise azalır. Böylece egzersizin başlangıcında toplamda kilo azalmaz. Egzersiz devam ettikçe kilo kaybı başlar. Egzersizin başında kilo kaybı olmasa da vücut kompozisyonu arzu edilen yönde (kas artışı,yağda azalma) olur. Egzersize uyum süreci 1 ay kadar sürebilir. Takiben kilo azalmaya başlayacaktır.

Uygun vücut ağırlığı Beden Kitle İndeksi (BKİ) hesaplanarak bulunur. BKİ formülü aşağıda verilmektedir. BKİ= Ağırlık (kg) / Boy uzunluğu (m)2 Örnek: 1.70 m boyunda ve 75 kg ağırlığında olan bir insanın BKİ değeri şöyle hesaplanır: BKİ= 75 / (1.70)2 = 75 / 2.89 = 26 Yetişkinler için, BKİ' nin 18.5 ile 24.9 arasında olması uygun vücut ağırlığına sahip olunduğunun göstergesidir.BKİ'nin18.5'dan düşük olması zayıflığın 25 den yüksek olması kilolu, 30'un üzerinde olması ise obezitenin ( şişmanlık) göstergesidir. Bel çevresi de vücut ağırlığının değerlendirilmesinde önemli bir ölçüttür. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm üzerine çıkması sağlık riskini arttırır.

Vücut ağırlığının olması gerekenden daha düşük olmasıdır. Yani beden kitle indeksinin (BKİ) 18.5'in altı ise zayıfsınız demektir. Şişmanlık(obezite) nasıl sağlık için bir risk ise, zayıflıkta sağlık için risklidir. Zayıflık, uzun süren eksi enerji dengesi sonucu oluşur. Bu durum çocukluk ve gençlikte büyümeyi olumsuz etkiler, yetişkinlerde ise çalışma verimini azaltır, enfeksiyonlara karşı direnci düşürür. Zayıflığın önce nedeni bulunmalı, sonra tedavisi yapılmalıdır. Yiyeceklerin vücutta kullanılmaları ile ilgili bir sorun (barsakta emilim sorunu, barsak parazitleri v.b) varsa öncelikle bunlar tedavi edilmelidir. Diyet tedavisinde ise enerji içeriği ve protein kalitesi yüksek olmalıdır. Vitamin ve mineral içeriği artırılmalı, sütlü tatlılar, yağlı tohumlar tercih edilmelidir. Kilo normale gelince, diyetisyen tarafından yeniden diyet düzenlenmelidir.
Vücutta oluşan zararlı (toksik) maddeleri atmak,vücut ısı dengesini ayarlamak için günde 2.5 litre (10 su bardağı) su içilmelidir.

İdrarınızın rengi koyu sarı ve kokulu ise az su içiyorsunuz demektir. (Diğer nedenler dışlanmalıdır.)

Allerjen maddeler içerdiği için 1 yaşın altındaki bebeklere bal verilmemelidir.Bunun yerine besleyici değeri daha fazla ve demirden zengin pekmez tüketilmelidir.

Bebeklerin böbrekleri henüz tam gelişmediği için 1 yaşına kadar tuz ve tuzlu besinler verilmemelidir. Şekerde gelişmeye katkısı olmadığı ve iştahı azalttığı için bebeklere uygun bir gıda değildir.

Yeterli ve dengeli beslenmek için sebze-meyve grubundan günde 5 porsiyon tüketilmelidir. Meyvelerin su, vitamin, mineral ve lif içeriği yüksek ; kalorisi ise düşüktür. Ama aşırı tüketilirse kilo yapar...

  • Meyveler vitamin ve mineralden zengindir.
  • Lif içerikleri yüksek olduğu için tok tutarlar.
  • 3 ana, 3 ara öğün şeklindeki beslenmede meyveler ara öğünde tüketilmelidir. Böylece kan şekeri  de dengelenmiş olur.

Bir besinin sindirimi sırasında az miktarda enerji harcanır. Ancak hiç bir besinin yağ yakma özelliği yoktur.

  • Bir anne adayı şişman ise öncelikle  normal kilosuna (BKİ:18.5 - 24.9 olacak şekilde) dönmelidir.
  • Şişman bir anne adayı normal kilosuna dönmeden gebe kalmamalıdır.

Şişman(obez) gebelerde aşağıdaki hastalıklar daha sık görülür;

  • Yüksek tansiyon(hipertansiyon)
  • Şeker hastalığı(Gebelikte)
  • Zor ve uzun doğum
  • Vaginal doğum şansı azalır.
  • Sezaryen sıklığı artar.
  • Sezaryende enfeksiyon,kanama,tromboemboli(damar içi pıhtı oluşması ve atması),yara iyileşmesinde zorluk.
  • Uyku apnesi(uykuda solunumun geçici durması) 

Şişman (obez) annelerin bebeklerinde aşağıdaki hastalıklar daha sık görülür;

 

  • Bebek kalbinde yapısal bozukluklar
  • Bebek omurgasında yapısal bozukluklar(Nöral tüp defekti).
  • İri bebek ve iri bebeğin doğum sırasında yaralanması.
  • Erken doğum ve erken doğuma bağlı olarak bebekte solunum ve yeme sorunları, çocukluk döneminde gelişimsel sorunlar, öğrenme zorlukları.
  • Annedeki şeker hastalığına (Diabet) bağlı olarak bebekte solunum zorluğu,kan şekeri düşüklüğü(hipoglisemi)
  • Düşük veya ölü doğum
Şişman (obez) anne adayları,
  • Öncelikle normal kiloya inmelidir.
  • Sağlıklı kilo vermek için gerekli bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti almalıdır.
  • Gebe kalıncada önerilen kilo artışının üzerine çıkmamalıdır.
GEBELİK ÖNCESİ KİLO                B.K.İ.                      TOPLAM KİLO ARTIŞI
 
Normal kilo                              18.5 - 24.9                    (11.3 - 15.9 kg. )
 
Kilolu                                        25 - 29.9                      (6.8 - 11.3 kg. )
 
Obez                                         ≥30                             (5-9 kg. )
Gebeliğin ilk 3 ayında (birinci trimester) 0.5-2kg. almalıdır.Sonraki aylarda ise normal kilolu gebeler haftada ortalama 450 gram, kilolu ve şişman(obez) gebeler ise haftada ortalama 250 gr. kadar kilo almalıdır.
Yani tüm anne adayları gebelik öncesi normal kiloya inmeli, ayrıca gebe kalınca da önerilen hızla, önerilen miktarda kilo artışı  konusunda duyarlı davranmalılardır.

Doğumdan sonra ilk yarım saatte emzirmeye başlanmalı ve ağız sütü(colostrum) bebek için çok önemlidir.Aşı görevi yapar.

İlk 6 ay SADECE ANNE SÜTÜ

6 aydan sonra ek gıdalara başlanmalı ve emzirme 2 yaşına kadar devam etmeli

6. aydan sonra kaynatılmış soğutulmuş su verilmeli.

Aşağıda ek besinlere başlama süreleri verilmiştir.

0-6 Ay          ANNE SÜTÜ                   
7. Ay ANNE SÜTÜ Süt, yoğurt meyve suyu ve püresi, sebze ezmeleri, pekmez, yumurta, çorbalar     tarhana, yoğurt, mercimek, sebze çorbaları      
8-12 Ay ANNE SÜTÜ
Süt, yoğurt meyve suyu ve püresi, sebze ezmeleri, pekmez, yumurta, çorbalar   (tarhana, yoğurt, mercimek, sebze çorbaları)          

Kurubaklagil püreleri, köfte, tavuk, balık
 

1 YAŞ ÜSTÜ ANNE SÜTÜ Evde pişen tüm besinler                                                  

Hazırlanan besinleri, haşlama veya fırında pişirme yöntemleri kullanarak pişirin.

Besinleri hazırlamadan önce ellerinizi sabunla iyice yıkayın.

Besinleri her öğün için taze olarak hazırlayın.

Bebek beslenmesinde sakatata (beyin gibi) yer vermeyin.

Bebeğe verilecek besinlere tuz, salça, baharat, şeker ilave etmeyin.

Yemeğin sadece suyunu değil, tanelerini de ezerek verin

Et ve tavuk suyu sanıldığı kadar besleyici değildir. Bunun yerine ayına uygun olarak bu besinlerin kendi verilmelidir.

Bebeği beslerken başı ve gövdesi dik olmalıdır. Aksi takdirde kusup solunum yolu tıkanabilir.

Bir günde bir yeni besin başlayın. Az miktarda başlayın. Miktarı yavaş yavaş artırın.

Bedensel,zihinsel,ruhsal ve sosyal açıdan güçlü bireylerin yetişmesinde yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir. Sağlıklı beslenme, çocuğun yeteneklerinin gelişiminde ve üretken olmasında temel rol oynar. Okul öncesi çocukların beslenmesinde bazı temel ilkeleri şöyle özetleyebiliriz...
  • Okul öncesi çocuklar hızlı büyüme ve gelişme döneminde olduklarından besin ihtiyaçları artmıştır.
  • Okul öncesi çocuklara mutlaka sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve belirli bir öğün düzeni alışkanlığı kazandırılmalıdır.
  • Öğünler arasında bisküvi,kraker,kola,çikolata gibi abur cubur tabir edilen ürünler verilmemelidir.Beslenme belli bir programa oturtulmalıdır.
  • Çocuklar için en önemli öğün kahvaltıdır.Kahvaltıda,peynir,yumurta,1 bardak süt, 2-3 dilim ekmek,poğaça,mandalin veya mevsim meyvesi olmalıdır.
  • Bir gün içinde 2-3 su bardağı süt veya yoğurt,1 adet yumurta,1 kibrit kutusu kadar peynir,1 köfte kadar et veya 1 porsiyon kurubaklagiller  kadar protein almalıdır.
  • Beslenme 3 ana ve 2 ara öğün olarak planlanmalıdır.
  • Bisküvi,çikolata,kraker,kolalı içeceklerin yerine ara öğünlerde meyve,süt,ayran verilmelidir.
  • Çocuklara yemek öncesi ve sonrası,tuvalet sonrası,dışarda oyun sonrası ve dışardan eve gelince mutlaka el yıkama alışkanlığı kazandırılmalıdır.Yatmadan önce dişler fırçalanmalıdır.
  • Okul çağı (6-12 yaş grubu) çocuklarında yavaş ve sürekli büyüme ve gelişmeye bağlı olarak enerji, protein,vitamin ve mineral ihtiyacı artmıştır.
  • Çocuklarda beslenme yaşına,cinsiyetine,vücut ağırlığına,fiziksel aktivitesine göre düzenlenmelidir.
  • Çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesinin en önemli göstergesi olması gereken boy ve kiloya erişmesidir.
  • 4 ana besin grubu(süt-süt ürünleri grubu,et-balık-tavuk-yumurta-kurubaklagiller grubu,sebze-meyve grubu,ekmek-tahıllar grubu) her öğüne dengeli dağıtılmalıdır.
  • 3 ana öğün ve 2 ara öğün olarak yemekler düzenli yenmelidir. Özellikle kahvaltı mutlaka yapılmalıdır. Kahvaltı beyin fonksiyonları için gerekli enerjiyi sağlar;öğrenme, dikkat ve çalışmayı olumlu etkiler,okul başarısını artırır.
  • Çocuklara düzenli sebze ve meyve verirseniz ve kendinizde bunları tüketirseniz zamanla bunları seveceklerdir.
  • Ara öğünlerde süt,ayran,meyve,ekmek arası peynir,poğaça,kek tüketilebilir.
  • Aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır.İyotlu tuz kullanılmalı,iyotlu tuz koyu renkli cam kavanozda saklanmalı,yemek piştikten sonra ilave edilmelidir.
  • Her gün 2-3 su bardağı süt veya yoğurt  1 kibrit kutusu kadar peynir 2-3 köfte büyüklüğünde et/tavuk/balık veya kurubaklagil (fasulye, nahut, mercimek) buna ilave hafatada 3-4 kez 1 yumurta, 5 porsiyon taze sebze ve meyve, 4-6 dilim orta dilim ekmek, 1 tabak makarna, 1 kase çorba veya 1 orta dilim börek tüketilmelidir.
  • Ergenlik çağı 12-18 yaş arasıdır.Kızlarda 10-12, erkeklerde 11-14 yaşlar arasında başlar.
  • Hızlı büyümeye bağlı enerji ve protein ihtiyacı artmıştır.
  • Bu çağda yanlış beslenme alışkanlıklarına(fast-food) bağlı olarak yüksek miktarda doymuş yağ ve tuz tüketilir.Bu ileride kalp ve tansiyon hastalıklarına zemin oluşturabilir.
  • Ergenlerde öğün atlama yanlışlığı sık görülür. Hiç bir öğün özellikle kahvaltı atlanmamalıdır.
  • İyotlu tuz kullanılmalıdır. (iyot eksikliği guatr yapar)
  • Her yaşta olduğu gibi beslenme yeterli ve dengeli olmalıdır.
  • Öğün sayısı artırılmalı,az ,sık yenmeli
  • Kahvaltı mutlaka yapılmalı,az yağlı gıdalar tercih edilmeli,kırmızı et yerine beyaz et(balık-tavuk) tüketilmeli
  • Haftada 2-3 kez balık tüketilmeli,zeytinyağı tercih edilmeli
  • Az yağlı veya yağsız süt veya yoğurt tüketilmeli
  • Sütlü tatlılar tercih edilmeli
  • Kızartmalar yerine haşlama,ızgara,fırında pişirme tercih edilmeli
  • Tuz tüketimi kısıtlanmalı,turşu ve salamuradan kaçınılmalı
  • Günde 8-10 su bardağı su tüketilmeli
  • Aşırı çay ve kahve tüketilmemeli
  • Yaşa uygun egzersiz(yürüyüş) yapılmalı
  • Bebeğinize ilk 6 ay sadece anne sütü verin ve 2 yaşına kadar emzirmeye devam edin.
  • Yaşamın her döneminde olduğu gibi yeterli ve dengeli beslenin,4 ana besin grubunu(süt ve süt ürünleri grubu,et-yumurta ve kurubaklagil grubu,sebze-meyve grubu,tahıl ve ekmek grubu) gereken miktarda tüketmelidir.
  • Yeterli miktarda anne sütü üretimi için bol sıvı alınmalıdır.Günde 10-12 su bardağı su,ayran gibi sıvı gıdalar tüketilmelidir.
  • Emzirirken kesinlikle zayıflama diyeti yapmayın.Düşük kalorili diyetler süt yapımını azaltır.
  • Kilo vermeyi emzirme dönemi bittikten sonra başlayın.
  • Kesinlikle alkol ve sigara kullanmayın.
  • Soğan,sarmısak,brokoli,acı baharatlar,kurubaklagiller,kola,hazır meyve suları anne sütünün tadını değiştirebilir.Bu bazı bebeklerde huzursuzluk ve gaz sorunu yaratabilir.
  • Bebeğin iyot ihtiyacı için iyotlu tuz kullanın.
  • D vitamini ihtiyacınız için düzenli olarak günde 15 dakika kadar güneşlenin.
Obezite(şişmanlık) küresel  boyutta bir halk sağlığı sorunudur...
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde her geçen gün artmaktadır.
Amerika'da yetişkinlerde obezite  ortalama sıklığı %30 (her 3 kişiden biri obez)
Avrupa'da ise yetişkinlerde obezite sıklığı % 5-35 arasında değişmektedir.
Çocuk ve ergenlerdeki obezite alarm vermektedir.1970'e göre 10 kat artmıştır.Avrupa'da 13-15 yaş grubunda kızlarda % 5 erkeklerde % 9  oranında obezite saptanmıştır.
  • Erkeklerde   % 20
  • Kadınlarda   % 40
  • Ortalama      % 30
  • Yetersiz diyet posası
  • Zararlı ve yüksek dozda katkı maddesi içeren gıdalar.
  • Tütün ve alkol
  • Aşırı ve yetersiz beslenme
  • Uygun olmayan pişirme yöntemleri
  • Küf ve toksinler
  • Günde en az 5 porsiyon sebze-meyve tüketilmeli
  • Kabuklu meyveler kabuğu ile tüketilmeli
  • Ateşe doğrudan temas eden,yüksek sıcaklıkta pişirilen veya tütsülenmiş gıdalar tüketilmemeli
  • Haftada en az 2 porsiyon kurubaklagiller(kurufasulye,nohut,mercimek) tüketilmeli
  • Selenyum ve E vitamininden zengin posalı gıdalar(Çavdar ekmeği,yulaf ekmeği,bulgur,yarma) tüketilmeli
  • Yağ ve şeker tüketimi azaltılmalı
  • Tuz tüketimi azaltılmalı,salamura ve turşu gibi tuzlu gıdalardan kaçınılmalı
  • Haşlama,buğulama,fırınlama gibi yöntemler tercih edilmeli
 
Kemik erimesi (osteoporoz), kemiklerin kolayca kırılabilir hale gelmesidir. Özellikle adetten kesilen (menopoz) kadınlarda sıktır.
  • Kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünleri tüketilmeli.
  • Pekmez,kurubaklagil, yeşil yapraklı sebzeleri her gün tüketelim.
  • Tuzu azaltın.
  • Her gün düzenli olarak 15 dakika kadar güneşlenerek D vitamini yapımı ve kemik sağlığı sağlanır.
  • Et ve et ürünlerini aşırı tüketenlerde kalsiyum kaybına bağlı kemik erimesi (osteoporoz) daha sıktır.
  • Kahve ,kolalı içecekler,çikolatayı aşırı tüketmeyin.
  • Aşırı zayıflıktan sakının.
  • Haftada en az 3 gün düzenli egzersiz yapın (yürüyüş,yüzme,bisiklet v.b)
  • Menopoza girmiş kadınlarda
  • Süt ve süt ürünleri (yoğurt,peynir) az tüketenlerde
  • Hareketsiz yaşam sürenlerde,yatalak hastalarda
  • Genetik yatkınlığı olanlarda
  • İlaçlar,aşırı tuzlu gıdalar
  • Şeker hastalığı,troid bezinin aşırı çalışması (Hipertroidi),böbrek yetmezliği
  • Kalp ve damar hastalıklarından ancak sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile korunabiliriz.
  • Margarin,kuyruk yağı ve iç yağı yerine zeytinyağı kullanın.
  • Süt ve süt ürünlerinin az yağlı ve yağsız olanlarını tercih edin.
  • Derisi alınmış kanatlı hayvan eti ve balık tüketin.
  • Az yağlı ve yağsız kırmızı et tüketin.
  • Besinlerinizde fırınlama,haşlama,ızgara yöntemlerini kullanınız.
  • Etli yemeklere ayrıca yağ eklemeyin.
  • Kandaki kolesterolü düşüren posalı gıdalar tüketin
Şeker hastalığı (Diyabet),pankreastan salgılanan insülin hormonunun yetersizliği veya etkisinin azalması sonucu kandaki şeker seviyesinin yükselmesi ile ortaya çıkan bir  hastalıktır.
Besinler tüketildikten sonra parçalanır ve kandaki şeker seviyesi yükselmeye başlar.Sağlıklı bireylerde pankreastan salgılanan insülin hormonu ile kandaki şeker hücreler taşınır.Şeker hastalığında (Diyabet) ise insülin hormonunun azlığı veya etkisizliği sonucu kandaki şeker hücre içine giremez ve kandaki miktarı yükselir.Kandaki şeker belli seviyeyi aşınca idrarla atılmaya başlar.Hastada sık idrara çıkma,sık sık susama ve çok su içme başlar.
Tip 1 Diyabet:İnsülin hormonu çok az veya yoktur.
Tip 2 Diyabet:İnsülin hormonu vardır fakat etkinliği azdır.
  • Şeker ve şekerli bütün tatlılar(Bal,reçel,şurup,çikolata )
  • Kurabiye,kek,pasta,beyaz ekmek,çörekler,meşrubatlar(kolalı-gazlı içecekler,hazır meyve suları)
  • Katı yağlar ve yağ içeriği fazla olan besinler.
  • Salam,sosis,sucuk,pastırma
  • Sakatatlar(beyin,böbrek,karaciğer,dalak,dil,işkembe)
  • Yağda kızartılmış yiyecek ve kavurmalar
  • Aşırı tuz ve tuzlu gıdalar(konserve,turşu,salamura

Şeker hastalarının beslenmeleri yaşına, boyuna, kilosuna, fiziksel aktivitesine, sosyoekonomik durumuna, beslenme alışkanlıklarına göre diyetisyen tarafından planlanmalıdır. Beslenme programı kişiye özel olmalıdır.

Çay şekeri, şeker ve şekerlemeler, reçel, bal, çikolata, helva, hazır meyve suları, pasta ve tatlılar, meşrubatlarda bulunan şeker kan şekerini hızla yükseltir. Bu tür gıdalar diyette yer almamalıdır.

Ekmek, pirinç, makarna, patates, un, mısır, mercimek, kuru fasulye, nohut gibi yiyecekler kan şekerini yavaş yükseltir. Lif içeriği yüksek olan bulgur, kepekli ekmek, kuru baklagiller lif içeriği düşük olan beyaz ekmek, patates, pirince göre kan şekerini daha yavaş yükseltirler.

  • Öğün atlanmamalı ve yemek zamanında ve önerilen miktarda yenmelidir.
  • Balık ve tavuk tercih edilmeli.
  • Etli yemeklere ayrıca yağ ilave edilmemeli.
  • Yemeklerde katı yağ yerine zeytinyağı tercih edilmeli.
  • Pişirmede kızartma,kavurma yerine ızgara,fırınlama,haşlama tercih edilmeli.
  • Kilo kontrol altında olmalıdır.
  • Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek,pirinç yerine bulgur,meyve suyu yerine meyve tercih edilmeli.
  • Kabuğu ile yenebilen meyveler,soyulmadan tüketilmeli
  • Kurubaklagiller daha sık tüketilmeli
  • Her öğünde taze sebze ve salata bulunmalı.
Reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması sonucu yemek borusunda tahriş ,ülser ve darlık olmasıdır. Bazen mide içeriği ağıza kadar gelebilir. Özellikle yemek borusunun alt kısmında oluşur.Reflü 10 kişiden  4'ünde görülür.En tipik belirtisi yemekten 30-60 dakika sonra başlayan ve yatmakla artan yanma duygusudur.
Reflüsü olan hastaların beslenmesinde;
  • Şişman(Obez) hastalar normal kiloya inmelidir.
  • Yatmadan önce yeme alışkanlığından vazgeçilmelidir.
  • Günde 3 ana ve 3 ara öğün düzenli yenmeli,aşırı beslenmeden kaçınılmalı.
  • Alkol,koyu çay,kahve,gazlı içecekler,acı baharatları çok tüketmekten kaçınılmalı,
  • Sıvı alımı ana öğünlerde değil,ara öğünlere kaydırılmalı.
  • Kızartma,kavurma,çok sıcak ve çok soğuk gıdalardan kaçınılmalıdır.
  • Karın içi basıncını artıran sıkı kemer ve korse sakınılmalıdır.
  • Yemekten hemen sonra yatılmamalıdır.
  • Yatağın baş kısmı15-25 cm.yükseltilmelidir.
  • Tok karnına spor yapılmamalıdır.
  • Yemekler az-sık ve düzenli olmalı.
  • Koyu çay,alkol,kahve,baharat,ketçap tüketiminden kaçınılmalı.
  • Sigara ve alkol tüketimi yasaklanmalı.
  • Yemekler yavaş yavaş yenmeli.
  • Doku onarımı için proteinden zengin beslenilmeli.
  • Bitkisel sıvı yağlar özellikle zeytinyağı tercih edilmelidir.
  • Şekerli gıdalar midede yanma yapabilir,az tüketilmelidir.
  • Tuzlu gıdalardan kaçınılmalıdır.
  • Lifli gıdalar(sebze,meyve,yulaf) tercih edilebilir.
Kabızlık önemli bir sağlık sorunudur. Birçok sebebi vardır. Bunlardan bazıları ciddi hastalıklardır ve kabızlığa sebep olabilir. Örneğin; Hipotroidizm, üremi, ince ve kalın bağırsak hastalıkları, bağırsak kanserleri, hemoroid v.b. bu nedenle kabızlık şikayeti olanlar öncelikle doktor muayenesinden geçmelidir. Bir hastalık olmadığı ispatlandıktan sonra kabızlığı önlemek için;
  • Düzenli egzersiz ve hareketli bir yaşam önemlidir
  • Düzenli defekasyon alışkanlığı kazanılmalıdır.
  • Günlük düzenli 10 su bardağı su içilmelidir.
  • Posalı gıdaların (sebze, meyve, kurubaklagiller) tüketimi artırılmalıdır.
  • Kuru kayısı, üzüm hoşafı, erik hoşafı kabızlığa iyi gelir.